• Home
    • Lifestyle Posts
    • Blush Love
    • Hauls
    • Tags
  • About
    • About Me/Coming Soon
  • Search

Her Makeup Diary

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Merhaba! Bir önceki postta kaldığımız yerden hızla devam edelim MUFE HD allık ve sıkıştırılmış pudra ile!
İlk olarak "Make Up For Ever HD Pressed Powder" ile başlayacak olursak, bu pudra hakkındaki düşüncelerim HD serisinin primerı ile aşağı yukarı aynı. Yani bu pudra da kötü bir ürün değil, ve yüzümde herhangi bir negatif etkisi yok; ancak beklediğim "HD performansını" alamıyorum bu pudradan (bende de nasıl bir beklenti oluşmuşsa artık!?)


Bununla birlikte, fotoğraflarda veya videolarda diğer HD olmayan pudralara göre daha iyi görünüyor da diyemiyorum. Ayrıca fondötenimin üzerine sürdüğümde (özellikle mevsim yaz ise ve ben biraz yanmışsam) yüzümde hafif bir beyaz gölge bıraktığını hissediyorum. Tabii ki bu uygulmayı yaptığınız ilk bir kaç dakika için geçerli ve normal bir durum, ama dediğim gibi, onun dışında da bu pudranın müthiş bir özelliğini göremedim. Açıkçası şurada bahsettiğim, The Balm'ın Sexy Maması çok daha iyi bir transparan pudra: gerek yüzümde duruşu, gerek ise makyajımı sabitlemesi açısından. MUFE HD ise tamamiyle "ortalama" bir ürün benim için. Postun alt kısımında bulacağınız swatch fotoğrafında ise MUFE HD sıkıştırılmış pudrayı 4-5 kat sürdüm, renginin çıkması açısından.


Bir sonraki ürün ise "Make Up For Ever HD Blush". Her ne kadar bir önceki postta bu allığa krem allık dediysem de, aslında krem kelimesini parantez içinde yazmakta fayda var; çünkü bu allık sadece dokunduğunuzda krem allık hissi veriyor. Yüzünüze sürdükten 1-2 dakika sonra ise pudra allıkların sağladığına benzer bir bitişe geçiyor. Bu tabii bu konseptteki ilk allık değil (kremden pudramsı bitişe) ama benim bu konsepte sahip denediğim ilk krem allık. Posta başlamadan önce belirtmemde fayda olacağını düşündüğüm şeylerden biri de, allıklar ve (geleneksel) krem allıkları çok sevdiğim. Bundan önce Bobbi Brown'ın (şu postta bahsettiğim) ve MAC'in krem allıklarını denemiştim.
MUFE HD allığın bendeki rengi 210. 210'un rengi bana tam bir "çilekli limonata" pembesini hatırlatıyor. Yani canlı ve sarı alt tonların ağır bastığı bir renge sahip. Ama tahmin ediyorum ki bu allık soğuk alt tonlu tenlerde de, sıcak alt tonlu tenlerde de güzel duracaktır.

MUFE HD Blush 210 - MUFE HD Pressed Powder
Yukarıda swatch fotoğrafını gördüğünüz MUFE HD severek kullandığım allıklardan, ancak "en iyi üç allık" listeme giremedi. Uygulaması gerek parmaklarla, gerek Real Techniques'in stippling fırçasıyla, gerekse MAC 187 ile gayet rahat. Daha sheer (daha az belirgin) bir görüntü istiyorsanız fırça kullanmanız yeterli olacaktır. Kalıcılığı geleneksel krem allıklara göre daha yüksek (bu sürdükten sonra pudra allığa benzer bir bitişe dönüşmesiyle ilgili olabilir) ve yüzümde kaybolmadan 7-8 saat kalıyor. Bu allık hakkında en sevdiğim özelliklerden biri de diğer krem allıklarda yaşadığım bir sorunu yaşatmaması, yani altına sürdüğüm baz makyajını dağıtmaması.


Make Up For Ever HD Serisi postlarımın kapanışında genel bir yorum yapmam gerekirse; serinin allığı ve fondöteni bence gayet iyi ürünler. Ama HD primer (En azından 0 Neutral rengi) ve sıkıştırılmış pudradan - ikisi de kötü ürünler olmasa da - benzer bir performans alamadım maalesef.
Bir sonraki postta görüşmek üzere!

Merhaba!
Bugünün postu için (ve bir sonraki post için) Make Up For Ever markasının HD serisi hakkındaki görüşlerimi yazmak istedim. Bende HD serisinin primer, likit fondöten, krem allık ve transparan pudra olmak üzere toplam dört ürünü var ve postlar uzun olmasın diye ürünleri ikiye ayırarak yazmak istedim.
HD serisinin bunun dışında kapatıcısı ve loose (toz?) pudrası da var. Eskiden aynı serinin likit allıkları (daha doğrusunu söylemek gerekirse fondoten şişelerinde gelen allıkları) ve "Uplight" adı verilen aydınlatıcıları da vardı, ama şu an bunlar üretimden kalkmış gibi görünüyor. Yine de bir kaç ay öncesine kadar iki ürünü de Sephoralarda görmüştüm, fakat tahmin ediyorum ki son kalan ürünlerdi onlar da... Bu posta gelecek olursak, HD primer ve HD fondötenler hakkındaki görüşlerimi yazacağım.


Öncelikle primerdan başlayacak olursam, söylemem gereken ilk şey bunun hayatımda denediğim ilk high-end (yani daha yüksek bir fiyat aralığındaki) primer olduğu. Make Up For Ever HD primerın bendekinden başka 6 rengi var (yeşil, lila, mavi, pembe, şeftali ve son olarak bronzumsu bir renk olmak üzere). Bendeki (0 Neutral) ise şeffaf bir renge sahip. MUFE HD primer kötü bir ürün değil - yani cildimde negatif bir etksi yok - ancak bir primerın yapması gereken hiç bir şeyi yapmıyor benim için. Yani sürdüğümde ne cildimin makyaja hazırlandığını hissediyorum, ne fondöten sürümünü kolaylaştırıyor, ne de makyajımın yüzümde kalma süresini uzatıyor. MUFE HD primerı kullanmışım ya da kullanmamışım sonuç aynı... Kendisi de ucuz bir ürün olmadığı için meraklıysanız veya harcayacak fazla paranız varsa alın derim ama bence değmez. Tabii bu yorumum HD primerın sadece bendeki rengi "0 Neutral" için. Belki diğer renkler daha iyi performans gösteriyordur, onu bilemem. Aslında hala yeşilini denemek istiyorum, yanak bölgemdeki kırmızılıklarım için. Ama yine de Neutral ile olan deneyimim sonucu şüpheye düştüm, almalı mıyım diye. Açıkçası Lancome'un Hydra Zen nemlendiricisi benim için çok çok daha iyi bir primer. Hem cildimle fondöten arasında iyi bir bariyer oluşturuyor, hem de fondötenin cildimde daha iyi durmasını sağlıyor.

MUFE HD Fondöten 128 - MUFE HD Fondöten 125
Diğer yorumunu yapacağım ürün(ler) ise yukarıda swatchlarını gördüğünüz HD fondöten. Bendeki renkleri yazın kullandığım 128 ve kışın kullandığım 125. Öncelikle dikkat çekmek istediğim şey bu fondöten serisinin geniş renk seçeneği. Gerçekten açıktan koyuya, pembeden beje ve sarı alt tona seçenekler (dolayısıyla cilt tonunuza uygun bir fondöten bulabilme ihtimaliniz) fazla.
Diğer bir önemli nokta ise fondötenin amacına hitap edip etmediği; yani gerçekten fotoğraflarda iyi çıkıp çıkmadığı. Bu açıdan MUFE HD sözünde duran bir fondöten diyebilirim. Gerçekten resimlerde çok güzel çıkıyor. Ne zaman fotoğraf çekileceğini bildiğim bir yere gitsem bu fondöteni sürüyorum zaten. Hatta evlendiğim günde bile sırf fotoğraflarda güzel çıkacağını bildiğim için MUFE HD kullandım.
MUFE HD fondöten kesinlikle aynı serinin primerına göre daha iyi bir ürün. Fakat yine de şu postta bahsettiğim Parure Aquamı geçemedi performans açısından, ama bu daha çok benim cilt tipimle ilgili bir durum (cilt tipim ise kuru veya kuruya dönük karma olarak değişiyor). Bunun dışında MUFE HD gerçekten işe yarayan; yani cilt tonunu iyi derecede eşitleyen, ortadan yükseğe kapatıcılığa sahip bir fondöten. Ben bu fondöteni genellikle Beauty Blenderımla kullanıyorum ama parmaklarla veya Real Techniques'in stippling veya expert face fırçasıyla da gayet iyi sonuç veriyor. Daha az bir kapatıcılık istiyorsanız bir sünger veya parmaklarınızı, daha fazla kapatıcılık istiyorsanız da Real Techniques fırçaları kullanmanız yeterli olacaktır.
MUFE HD ile herhangi bir oksidizasyon yaşamıyorum ve kuruya dönük cildimde problemli bir görüntü oluşturmuyor. Yüzümde herhangi bir kaybolma olmadan en az 7-8 saat kalıyor. Ama bu fondöten yağlı ciltler için nasıl olur herhangi bir yorum yapamayacağım. Zira kendisi bariz nem veren veya "luminous" (ışıltılı?) bir fondöten olmadığından yağlı ciltler uzak dursun diyemiyorum... Zaten Parure Aquamı daha çok sevmemin nedeni de onun cildimi neredeyse "nemlendirdiğini" hissetmem.
MUFE HD fondötenin 128 rengi yazın NC30'larda olan cildime, ve 125 rengi kışın rengi NC20 olan cildimi çok iyi uyuyor. Hatta renk uyumu Parure Aqua'dakinden çok daha iyi.
Açıkçası MUFE HD bence fiyatını hakediyor.
Bir dahaki postta serinin allığı ve sıkıştırılmış pudrası ile görüşmek üzere!


Herkese iyi pazarlar!
Geçtiğimiz günlerde Herşeyden Bir Tutam'ın blogunda okuduğum bir posttan etkilenerek yazıyorum bu entry'yi. Kendisi İnstagram'da başlayan "The Balm Aşkı" tagini bloguna taşımak istemiş, ne kadar iyi bir fikir diye düşündüm bende, özellikle benim gibi bir The Balm hastası için! Blogumun yarısı The Balm ürünlerinden oluşuyor zaten! Ama ne yapayım, Türkiye'deki drugstorelarda The Balm ile yarışacak kalitede bir marka bulmak nadir bir durum...


Bu postta şimdiye kadar The Balm'dan aldığım ve en çok beğendiğim ürünleri paylaşmak istedim. Uzatmadan ürünlere geçelim.
"Meet Matte Nude" içinde tonları sıcaktan ve soğuğa, renkleri kahverengiden lilaya değişen 9 farı barındıran bir palet. Her makyajımda kullanıyorum desem yalan olmaz. Mat far bence kalitesizliği en rahat gösteren bitiş çeşitlerinden biri. Sedefli farlar genelde hep daha "kaliteli" geliyor bana. Fiyatı ne olursa olsun, berbat bir sedefli farla karşılaştığım nadirdir. Ama mat farlar... Şimdiye kadar tozutan, iyi pay-offu olmayan o kadar çok mat far aldım ki... Neyse ki Meet Matte Nudeki farlar o farlardan değiller. Bu arada bu palet, The Balm'ın daha önce çıkartdığı, çok daha küçük boyutlu olan "Meet Matte"in ikinci bir versiyonu. Diğer palet elimde olmadığı için bir karşılaştırma yapamayacağım ne yazık ki...


Meet Matte Nude'a dönecek olursak, kendisini her makyajımda kullanmamın nedeni sadece farların kalitesi değil, renklerin skalasının geniş olması aynı zamanda. Gerçekten neredeyse her göz makyajına uyacak renk var bu palette. İlk bakışta farlardan bazıları Nude Tude paletindeki farkların tekrarı gibi geliyor ama aralarında ufak nüanslar var. Örneğin buradaki "Matt Wood" rengi palette Nude Tude'daki "Sleek" ile aynı renkmiş gibi görünse de, elinize veya gözünüze sürdüğünüzde Matt Wood'un daha açık bir kahverengi olduğunu görebiliyorsunuz. Diğer benzettiğim (ancak yine de aynı olmayan) far çifti ise "Matt Garcia" ve Nude Tude "Sexy." Fakat Sexy çok daha kırmızı bir kahverengi. Yani demek istediğim kısaca şu: elinizce Nude Tude varsa Meet Matte Nude'u almaktan çekinmeyin, çünkü hiç de benzer değiller. Hatta almanızı tavsiye bile ederim, çünkü Meet Made Nude'daki farlar, Nude Tude'daki sedefli farları çok iyi tamamlayacaktır. 

Matt Singh - Matt Wood - Matt Rosen - Matt Johnson - Matt Garcia - Matt Malloy
Flaşsız çektiğim swatch fotoğraflarında her farı iki kat sürdüm ve baz kullanmadım. Sürme sıram biraz ters gelebilir, ancak en çok kulladığım sıradan, yani orta sıradaki farlardan başlayarak sürdüm.

Matt Abdul - Matt Lombardi - Matt Hung

Sıradaki ürün ise aslında daha yeni sayabileceğimiz, benim de yaklaşık bir ay önce aldığım - fakat yine de hemen favorilerim arasında girmeyi başarabilen - "Autobalm", yani ehliyet temalı yüz paletleri. Bu paletlerin iki rengi var ve bendeki Anita Newcar rengi, yani Hawaii'den olanı. (Diğer palet ise California'dan Ivana Movefast'e ait.) Ne yalan söyleyeyim,  ben bu paleti içindeki allığın rengi için aldım fakat allık da dahil, paletteki hiç bir ürün beni hayal kırıklığına uğratmadı. Yine her ürünün pay-offu çok iyi ve gayet kalıcılar.


Ben paletteki ürünlerden en çok allığı ve highlighter'ı kullanıyorum; ancak sedefli bir gri/pewter rengindeki gözkapağı farı ve mat bitişli kopkoyu bir mor olan crease farı da gayet güzel. 
Allığa gelirsek kendisi tam "bublegum pink" diye tarif edilen canlı pembelerden. (Gerçi nedense fotoğraf makinem bu allıktaki sarı alt tonları öne çıkarmakta ısrar etti.)
Highlighter ise öyle bir highlighter'dan normalde beklediğimiz gibi simli, sedefli bir dokuya sahip değil. Kendisi tam tersine (neredeyse) mat. Ama ilginç bir şekilde, sürdüğünüzde uyguladığınız bölge neresi ise orayı çok güzel aydınlatıyor. Ben bu highlighter'ı en çok brow bone adı verilen kaş kemiği bölgesinde ve burnuma contour yaparken, burnumun kemik ve tip noktalarında kullanıyorum.
Autobalm Anita Newcar'ın swatch fotoğraflarını biraz sonra bahsedeceğim No Money, No Honey overshadow ile birlikte çektim, fotoğraf kalabalığı oluşmasını engellemek için. (Hahah, ironiye bakar mısınız?! Yine gereğinden fazla fotoğraf ekledim ama olsun, çaba göstermem de bir şeydir yani!)

No Money, No Honey Overshadow - Anita Newcar Blush - Anita Newcar Highlighter - Anita Newcar Lid - Anita Newcar Crease
Evet, sıradaki ürün The Balm'ın "overshadow" olarak adlandırdığı toz farlarından "No Money, No Honey." 
The Balm Sexpot Overshadow - No Money, No Honey
Aslında blogda yine bu overshadowların bende olan diğer iki renginden bahsetmiştim, ve o postta söylediğim her şey bu renk için de geçerli. Fakat No Money, No Honey rengi benim için daha fazla avantaja sahip. Öncelikle altın ve şampanya (altın daha ağır basıyor) tonlarında yansılmaları olan bu far, "Work Is Overrated" ve "If You're Rich, I'm Single" (bendeki diğer iki renk) kadar parlak değil, bu da onu günlük kullanım için daha uygun yapıyor. Ve nedense No Money, No Honey de daha az dökülme (fallout) yaşıyorum. No Money, No Honey'yi genellikle tearduct (gözyaşı bölgesi?) bölgemde kullanıyorum, yani ürünlerin tasarlandığı amaçlarına uygun olarak diğer farların üzerinde değil. Bir de sanki Nikkie Tutorials'ı bir kere bu farı highlighter olarak elmacık kemiklerinin üst kısımlarına sürdüğünü görmüştüm sanki ama hafızam beni yanıltıyor da olabilir. (Büyük ihtimalle yanıltıyor.)

The Balm Sexy Mama Translucent Powder
Postta bahsedeceğim en son ürün yukarıda resmini gördüğünüz "Sexy Mama" translucent (transparan?) pudra. Bu ürün aslında bende uzun süredir var, ve sürekli başka pudralar denesem de eninde sonunda buna geri dönüyorum. Örneğin en son denediğim Make Up For Ever'ın HD serisindeki pressed transparan pudrasından çok daha başarılı. Bence bu pudranın başarısı diğer pudralar gibi beyaz olmamasından geliyor. Sürdüğümde bitişi gerçekten transparan, yani gözle görülemiyor ve beyazımsı bir gölge bırakmıyor yüzümde. Hiç bir zaman cakey (kalıp gibi?) durmuyor ve makyajımı çok iyi set ediyor. Fakat bunu göz altlarımı sabitlerken kullanmıyorum. Göz altlarımı sabitlemek için daha sonraki postlarda bahsedeceğim, daha başarılı bir ürün buldum.
Bugünkü post gereğinden uzun oldu, ama uzunca bir süre yazmamanın acısını çıkartmak istedim sanırım. Bir sonraki entryde görüşmek üzere!


Herkese merhaba! Aslında uzuuuuun bir süredir post yazmıyordum (ve yazmamaya karar vermiştim) ama bu postta bahsedeceğim üründen öyle etkilendim ki, hakkında bir şeyler yazmadan duramadım!
Neyse, bugünkü konumuza gelecek olursak, beni tanıyan bilir, hiçbir makyajımı takma kirpik olmadan tamamlamam. Sıradan bir günün makyajını yapıyor olsam bile, takma kirpiklerim her zaman rutinimin bir parçasıdır.
Evet biliyorum, kendi kirpiklerime çok zarar veriyor ama (bu benim kirpiklerimi çıkartırken üşenerek yaptığım hatalarla da ilgili tabii) açıkçası kat kat rimel sürmek yerine kirpik takmayı tercih ediyorum. Hem uygulaması (benim için) daha kısa süre alıyor, hem de daha dramatik bir görüntü veriyor.


Tabii bütün bunları anlatmamın bir nedeni var ki, o da makyaj yapmaya başladığım 18 yaşımdan bu güne kadar geçen süre içerisinde bayağı bir takma kirpik topladığımı ve bu konuda farklı deneyimler yaşadığımı belirtmek istemem. Takma kirpikler hakkında tam olarak bilirkişi değilim ama iyi kötü bir şeyler biliyorum diyebilirim bu konuda sanırım. :D
Postun konusuna gelecek olursak, bu Velour Lashes takma kirpikleri ilk olarak birkaç Youtube gurusunda görüp  "Nedir bunlar? Farkları ne ki?" demiştim. Daha sonra Velour Lashes'ın internet sitesine girip baktığımda kirpiklerin vizon (mink) tüyünden yapıldığını ve 25 defaya kadar kullanılabileceklerini okumuştum. Açıkçası fiyatı bir çift takma kirpik için bayağı saçma gelmişti ama, içimdeki alma isteğine karşı gelemedim maalesef! :S (Bu arada şunu da burada belirtmek isterim ki, kirpikler vizon tüyünden olsalar bile cruelty freeler.)


Velour Lashes'ın bendeki kirpikleri "Girl You Crazy" adını taşıyor. (Ki benim Velour Lashes hakkında en sevdiğim unsurlardan biri de bu; ürünleri pazarlarken kullandıkları dilin ve buna paralel olarak kirpiklerin adlarının çok eğlenceli olması!) Bu kirpikler, şimdiye kadar kullandığım sentetik veya insan tüylü kirpiklerden çok daha koyu renkli duruyorlar. O kadar siyahlar ki, bunları takınca normalde koyu kahverengi olan göz rengim açık kahverengiye dönüyor, ki bu iyi birşey benim için! :D
Kirpikleri şimdiye kadar sadece 2 kez kullandığım için "25 defaya kadar kullanım" iddiası hakkında bir yorum yapamayacağım. Ancak kirpik bandı o kadar kalın ki, kirpiklerin uzun ömürlü olacağını öngörmek zor değil. Bandın kalın olmasının en büyük dezavantajı ise kirpiklerin gözde gereğinden fazla ağırlık yapması ve kirpikleri çıkartırken bandın gerçek kirpiklere daha fazla zarar vermesi.


Bu kirpikler açıkçası yumuşaklık ve esneklik açısında daha önce kullandığım takma kirpiklerden farklı değil. Benim için bu kirpiklerin farklı yanı, değişik dizaynlara sahip olmaları ve renklerinin şimdiye kadar gördüğüm en koyu siyah olması oldu.
Yine de bu kirpikleri her gün takabilirim diyemeyeceğim. Günlük makyajımda gözümde daha az ağırlık yapan ve çıkartırken kendi kirpiklerime daha az zarar veren Ardell'in Invisibands kirpiklerini kullanmaya devam edeceğim.
Post daha fazla uzamadan özetlemem gerekirse, Velour Lashes kirpiklerimi sevdim, ancak onları sadece özel günlerde kullanmayı planlıyorum. Kirpikleri Velour Lashes'ın kendi sitesinden 35 Dolara aldım. (Merak edenler için belirtmem gerekirse de shipping bedavaydı ve kirpiklerin bana ulaşması iki haftayı buldu.)
Görüşmek üzere!

Herkese yeniden merhaba! Bir önceki postum gibi bu da, gördüğünüz gibi, dudak ürünleri kategorisinde. Aslında böyle gloss/lip lacquer tarzı likit şeyleri kullanmayı pek sevmiyorum ama son günlerde alıştığım makyaj rutinlerinin dışına çıkmaya çalışıyorum, bu glosslara (gerek günlük makyajımda, gerek bu blogda) yer vermemin nedeni de bu sanırım.
Bu Balm Shelter'ları aslında Türkiye'deyken, Gratis'ten almıştım ve uzun süre hiç kullanmadım. Ama durum yaklaşık bir ay öncesine kadar değişti ve her ne kadar Balm Shelterlar için deli olmasam da, performanslarından gayet memnun kaldım diyebilirim.


Balm Shelterların bendeki renkleri Daddy's Girl (bir ad daha ne kadar şeker olabilir) ve Dream Girl. Daddy's Girl içinde sedef/ışıltı bulunmayan bir pembe ve Dream Girl ise sedefli bir nude (ancak dudaklarda aşırı simli/parlak durmuyor, ki bu iyi bir özellik). İki gloss'da gayet sheer yapıda, bu nedenle layering (dudak kaleminin/rujların üzerine uygulamak) için gayet uygunlar.
Balm Shelterların en sevdiğim yanı ise yapışkan olmamaları.
Bir de, söylemeden geçemeyeceğim, meyveli koksusu (daha spesifik olmak gerekirse muz/karpuz karışımı birşey olduğunu düşünüyorum) tam anlamıyla muh-te-şem! Sahip olduğum en güzel kokan dudak ürünü bu bence. :)

Dream Girl - Daddy's Girl
Bendeki iki Balm Shelter'ın da aplikatörü farklı, çünkü Dream Girl'ü almamdan Daddy's Girl'ü almama kadar geçen süre içerisinde TheBalm aplikatörleri yeniledi. Ama eski aplikatörü (Dream Girl'deki) yenisine tercih ederim çünkü fırçalı aplikatörün tek seferde daha fazla ürün topladığını, bu nedenle uygulamanın daha kolay olduğunu düşünüyorum.
Bir de, Balm Shelterlar SPF 17 içermeleri nedeniyle yazın kullanmak için gayet uygun görünüyorlar.
Postun sonuna gelirken fiyatları hakkında bilgi veremediğim için üzgünüm, çünkü ikisini alalı uzun zaman oldu ve fiyatlarını maalesef hatırlamıyorum. Ancak 20 TL'den pahalı olamazlar diye tahmin ediyorum.

Dream Girl - Daddy's Girl
Yukarıdaki swatch fotoğrafında glossları iki kat uyguladım ve fotoğrafı gün ışığında, flaşsız çektim.
Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar, bir sonraki entryde görüşmek üzere! :)

<a href="http://www.bloglovin.com/blog/3720702/?claim=pybv637xbsy">Follow my blog with Bloglovin</a>

Merhabalar!
Evet, evet. Bu entry için biraz(!) geciktiğimin farkındayım ama - insert random excuse here - son iki aydır hiç zamanım olmadı maalesef...
Neyse, asıl konuya dönecek olursak, Rimmel Apocalipsleri yaklaşık iki ay önce Anttila'dan almıştım ve  bir önceki posttan bugüne kadar geçen süreç içinde hepsini deneme şansı buldum.
Rimmel Apocalips "Lip lacquer" (talihsiz bir Türkçe çeviri girişiminde bulunarak "dudak cilasi" diyorum.) dediğimiz ürün kategorisine giriyor. Yani bir gloss gibi likit yapıda, ancak bir ruj kadar pigmentli ve yoğun. Bu kategoriye giren bildiğimiz diğer iki ürünse YSL'in Vernis a Levres ve L'oreal'in Shine Caresse'i (bu ürün TR'de var mı bilmiyorum). 


Diğer iki ürünü de denemediğimden bir karşılaştırma yapamayacağım. Ancak Apocalips'lerin kendisi için konuşmam gerekirse, bu lip lacquerlerin performasından gayet memnun kaldım diyebilirim. Tek bir sorun dışında; Apocalipsler'i her sürdüğümde en az bir kere peçeteyle blot etmem gerekiyor yoksa iki saniye içinde dişlerime bulaşıyorlar.

Apocalipslerin renklerinin her ülkede aynı olduğunu düşünsem de, Finlandiya'da ürünlerin adları farklı verilmiş. Benim aldıklarım (yukarıdaki resimde sol baştan sayarsak) Big Bang, Apocaliptic, Nova, Luna ve Phenomenon.
Rimmel Apocalipsler dudaklarımda reapply (yeniden uygulamama) etmeme gerek kalmadan 4-5 saat kadar kaldı. İlk sürüldüğünde daha parlak bir finishi varken, bir süre sonra daha mat bir hali alıyor. Bir şeyler yiyip içtikten sonra yeniden sürmediğimde ise daha çok stain gibi bir duruşu oldu dudaklarımda. 


Apocalipslerden en sevdiğim renkler ise Luna (şeftali tonlarında bir renk) ve Nova (ne çok açık ne de çok bright olmayan bir pembe).
Renk tanımlarım fazlasıyla başarısız olduğundan aşağıdaki swatch fotosunun daha iyi fikir vereceğini düşünüyorum. Fotoğrafı her zamanki gibi gün ışığında, flaşsız çektim.

Big Bang - Apocaliptic - Nova - Luna - Phenomenon
Evet, Rimmel Apocalips hakkında söyleyeceklerim şimdilik bu kadar, bir sonraki entryde görüşmek üzere!

Merhaba!
Daha Türkiye'de satışa çıktılar mı bilmiyorum ama Rimmel Apocalips'in methini bloglarda bir süredir duyuyordum ve sonunda (spesifik olmak gerekirse geçen hafta itibariyle) Finlandiya'ya da geldiler. Yaklaşık bir aydır Anttila'ya (Finlandiya'daki bir drugstore - bizim Gratis gibi) gidip-gelmelerimin sonucu bunları görünce nasıl mutlu oldum bir bilseniz! Yakaladığım ilk güneş ışığında birkaç fotoğraf çekebildim, şimdi geriye test etmek kaldı. Ancak şimdilik şunu söyleyebilirim ki ilk izlenimlerim gayet iyi! :)
Bir sonraki entry'de görüşmek üzere!
 

Herkese merhaba!
Bugün blogda TheBalm'ın Sexpot Overshadowlarına yer vermek istedim. Zira bu küçük toz farların maalesef hakettikleri kadar ilgi görmediklerini düşünüyorum.
Toz far dedim ama bu ad tam olarak doğru değil. TheBalm'ın internet sitesinde bu ürünün göz farlarının üzerine sürülmek için tasarlandığı belirtiliyor, bu nedenle ben de sexpotları tek başına kullanmıyorum. Zaten renk açısından fazla konstantre olmadıklarından tek başına kullanmanın iyi bir sonuç vereceğini düşünmüyorum.


Bendeki renkler "Work Is Overrated" ve "If You're Rich I'm Ringle". (Bu arada ürünlerin tasarımı ve isimleri çok şeker.)
İki renk de (ve tüm Sexpot serisi) fazla ışıltılı, bu nedenle mat farları tercih ediyorsanız Sexpotları tavsiye edemeyeceğim.
If You're Rich I'm Single kurşuni tonlarında bir kahverengi, bunu kahverengi veya koyu mor farların üzerinde kullanıyorum. Work Is Overrated ise çok açık pembe ışıltılı bir renk (TheBalm'ın sitesinde shimmering pink champagne olarak geçiyor) ve bu rengi göz pınarlarımda kullanmayı çok seviyorum. Gözlere bright bir görünüm vermede çok başarılı. Göz pınarlarında beyaz far veya highlighter kullanmayı seviyorsanız bu ürünü de denemenizde fayda var derim.


Bu arada Sexpotları kullanırken fırçayı Fix+ veya türevi bir spreyle ıslatmak da uygulama açısından büyük kolaylık sağlıyor, zira fallout ihtimali bu şekilde minimuma iniyor.
Evet, Sexpotlar gereksiz gibi geliyor kulağa ilk başta ama ben bu ürünleri versatile oldukları için ve sahip olduğum diğer göz farları ile değişik kombinasyonlar yaratmamı sağladıkları için seviyorum.
Swatch fotolarından yine ilkini flaşsız, ikinciyi ise flaşlı çektim.



Açıkçası ben bunları netten aldığım için (Maalesef Finlandiya'da TheBalm satılmıyor, Gratis'i özledim yahu!) TR fiyatları hakkında bir fikrim yok.
Bir sonraki entryde görüşmek üzere!
  • Older posts →

Arsiv

  • Aralık 2014 (2)
  • Kasım 2014 (1)
  • Ocak 2014 (1)
  • Nisan 2013 (2)
  • Şubat 2013 (1)
  • Ocak 2013 (1)
  • Aralık 2012 (1)
  • Nisan 2012 (8)
  • Mart 2012 (10)
  • Şubat 2012 (7)
  • Aralık 2011 (1)
  • Ekim 2011 (5)

Follow My Blog

Follow via Google Friend Connect

About Me

Helin
Hi! I'm Helin; a 23 year old make up, Finland and kitty fan from Istanbul, Turkey. In this blog, I share my "makeup adventures" with you. (And sometimes daily adventures too!)

Social

Instagram - Coming Soon

E-Mail

thehermakeupdiary@gmail.com

Popular Posts

  • TheBalm Stainiac
    Selam! Bugünkü entry'nin konusu Kadınlar Günü indiriminde Gratis'ten aldığım TheBalm Stainiac adlı lip/cheek stain. Bu stain ola...
  • Guerlain Parure Aqua Foundation
    Merhaba! Bugün, artık bir fondöten postu yapmamın zamanının geldiğini düşündüm ve en sevdiğimden başlayayım dedim. Aslında "en sevdi...
  • Garnier BB Cream
    Selam! Bugün, Garnier'in çok popüler bir ürünü olan BB kremine yer vermek istedim blogda. Garnier BB Cream'in reviewını yazmam bi...
  • The Balm Girls Lipsticks
    Selam! Herkese iyi haftalar, benimkisi  - midterm haftası nedeniyle - çok iyi geçecek gibi görünmese de. Bugün size geçen haftalard...
  • Make Up For Ever HD Series Reviews (2)
    Merhaba! Bir önceki postta kaldığımız yerden hızla devam edelim MUFE HD allık ve sıkıştırılmış pudra ile! İlk olarak "Make Up For ...
Labels
  • Allık (4)
  • Bobbi Brown (1)
  • Chanel (1)
  • Dior (3)
  • Falsies (1)
  • Garnier (2)
  • Gratis (9)
  • Guerlain (1)
  • Highlighter (1)
  • MAC (3)
  • NARS (2)
  • Renkli Nemlendirici (1)
  • Rimmel (2)
  • The Body Shop (1)
  • TheBalm (10)
  • Too Faced (1)

Search

Her Makeup Diary

  • Ana Sayfa
Created by ThemeXpose. All Rights Reserved. | Published By Gooyaabi Templates